Bu Ramazan malum sebeplerle kalabalık buluşmalara hasret kalsak da, gelin şimdi hiçbir şey olmamış gibi, biz yine o güzel geleneklerimizin izini sürelim. Hem toplumumuza özgü gayet iyi bildiğimiz gelenekleri analım hem de tıpkı oruca niyet eder gibi sağlıklı günlerde bu gelenekleri yine doyasıya yaşayacağımız Ramazanlara niyet edelim.
İFTARA DOĞRU SICAK PİDE KOKUSU
Fırınların önündeki kuyruklar iftar saatinin yaklaştığının habercisi gibidir. İçerden yükselen sıcak pide kokusu eşliğinde kuyrukta bekleyenler iftar sofrasına yetişmek için sabırsızlanır. Bir ay boyunca sofralar Ramazan pidesiyle şenlenir. İftar sofralarının vazgeçilmez tadı pide, Ramazan ayının en lezzetli renklerinden bir tanesi olarak anılarda kalır.
RAMAZAN’IN ŞİFALI MEYVESİ: HURMA
Asırlardır iftar sofralarının vazgeçilmezi olan hurma, Ramazan ayı başlayınca hemen akla gelir. Oruç halsizliğini gidermede etkili olan hurmanın kalp ve damar hastalıklarından korunmanın yanında kansere karşı antioksidan özelliğinin olduğu, boğaz ağrısı, bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara iyi geldiği de biliniyor. Ramazan ayının özgün tadı hurma, kan şekerini de dengelediğinden hem lezzetli hem de faydalı bir meyve olarak Ramazan’ın en çok tercih edilen tatları arasında yer alır.
OSMANLI’DAN BUGÜNE RAMAZAN TATLISI: GÜLLAÇ
Ramazan ayının gelenekselleşen tatlısı güllaç, iftar saatlerinin en güzel tatlarından bir tanesi olarak sofraları süsler. Osmanlı mutfağından günümüze uzanan bir tatlı olan güllaç, Ramazan’la özdeşleşmiş farklı bir tat sunar. İftardan sonra mideyi yormayacağından rahatlıkla yenilebilen güllaç, hafif bir tatlı olduğundan hazmı kolaydır, kalorisi de düşüktür.
PERDEDE İKİ ESKİ DOST: KARAGÖZ-HACİVAT
Ramazan ayının renkleri sofraları süsleyen tatlarla sınırlı değil elbette. Bunlardan belki de en eğlencelisi Ramazan denilince akla gelen, ancak zaman içinde unutulmaya yüz tutan geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz-Hacivat. Bu ikili, televizyon başta olmak üzere günümüz eğlence araçlarının karşısında geri planda kalmış olsa da çeşitli organizasyonlarda halen yaşatılmaya devam ediyor.
IŞIK SAÇAN MAHYALAR
Ramazan’ın gelmesiyle tüm şehir ışıklara bürünür. Camilerde yanan mahyalar Ramazan’ın gelişini müjdeleyen bir panayır havası yaratır. Minareler arasında asılan ışıklı mahyalardaki “Onbir ayın sultanı”, “Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan”, “Oruç tut, sıhhat bul” vb. yazılar camileri süsleyerek Ramazan ayının coşkusunu tüm şehre yaşatır. Osmanlı’dan bugüne uzanan bir gelenek olan mahyalar, o zamanlar yüzlerce yağ kandili sayesinde aydınlatılırmış.
SAHURUN HABERCİSİ: RAMAZAN DAVULCUSU
Günümüzde her evde çalar saat olması ve bazı belediyelerin gürültü gerekçesiyle yasaklamasına karşın Ramazan davulculuğu geleneği pek çok yerde devam ediyor. Gece yarısı kulaklara çalınan davul sesiyle uyanmak ve ailecek sahur sofrasında bir araya gelmek, Ramazan’ın güzel paylaşımlarından bir tanesi. Sokak sokak dolaşıp manilerle insanları uyandıran davulcular, bugün de bu geleneği ellerinden geldiğince yaşatmaya çalışıyor.
0 Yorum