Pablo Neruda’nın o güzel şiiri, “Yavaş yavaş ölürler seyahat etmeyenler” diye başlar. “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar, müzik dinlemeyenler. Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar” diye devam eder. Şiirin peşisıra ilerlerken çevremizde seyahatle kendini tazeleyen, kitaplarla ve müzikle ruhunu besleyen isimlere şu soruları sorduk. Konuğumuz, Akademisyen Saadet Uğurlu. Sorularımız şöyle:
1. Seyahat senin için gerçek bir ihtiyaç mıdır? 2. Bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında nerelere gittin? 3. En çok nerelerden etkilendin? 4. Sence en iyi gezi kiminle yapılır? Sayı nasıl olmalı? 5. Tercihin tur mu, bireysel mi? 6. Seyahate giderken ve dönerken sen aynı sen misin? 7. Şu anda hemen nereye uçak biletin olsun isterdin? 8. Valiz hazırlamak senin için zor mudur? 9. Okuyucuya gitmeden ölme dediğin rota/lar var mı?
Türkiye / Çanakkale, Bozcaada Kalesi1. Seyahat benim için tam anlamıyla bir ihtiyaç. Yoğun iş hayatından sonra beni tekrar kendime getirdiği, tekrar yenileyip tazelediği için seyahat etmeyi çok seviyorum. Bir şeylerin değerini anlamak ve farklı yaşamları deneyimlemek çok önemli.
2. Bugüne kadar yurt içinde sayısız yere gittim. Yurt dışında gittiğim ülkeler arasında hemen aklıma gelenler şöyle: Amerika, Porto Riko, İsveç, İtalya, Malta, Bulgaristan, Yunan Adaları, İspanya, Slovenya, Fransa, Polonya, Ukrayna, Belçika, Almanya, Norveç, Makedonya, Malta, Tayland, Hollanda, Norveç, Romanya, Çek, Bangkok, Japonya. Süreler değişiyor; örneğin İspanya 10 – 12 günlüktü; Romanya 20 günlüktü. İki günlükler de var… Hafta sonu için Hollanda’ya gidip gelmiştim. Atlayıp gittim, gece Hollanda’da uyuyup geldim. Bazen bir yere önce keşif için grupla veya iki kişi gidiyorum, beğendiğimde birkaç kez ayrıca kendim gidiyorum.
Hollanda / Amsterdam
3. “En çok nerelerden etkilendin?” dersen, örneğin Brugge’u çok sevmiştim; çikolata kokması, tarihi eserleri… Hollanda’yı da çok sevdim. O masal şehrinde dolaşmak çok etkileyiciydi, hediyelik ürünleri de çok güzel. İtalya’nın tarihi dokuları muhteşemdi. Bangkok, Japonya apayrı güzellikler tabii ki.
Belçika / Brugge
4.-5. Bir yere arkadaşlarımızla gideceksek tarihi eser, müze vb. ağırlıklı olmadan, daha çok eğlenip o anı güzel yaşayacağımız yerler seçiyoruz. Ama örneğin tek başıma gittiğim Romanya gezim 20 gün sürmüştü… Sindire sindire gezmiştim, çok etkilenmiştim. Tarihi yerleri gezerken elime rehber kitabımı ve haritamı alıyorum. Hatta o dili öğrenmeye çalışıyorum. Tek başıma, iki kişi, üç kişi ya da kalabalık… Hepsini deneyimledim. Ekip kafa dengi olmalı. Yunan adalarına 12 kişi gittik, kalabalıkla gezmek harikaydı. İtalya’ya bence yalnız gidilebilir, çok keyifli. O kadar çok tarihi eser, incelenecek yer var ki… Bir de Paris, tek başına olabilir. Müzeler tek başına daha keyifli ve verimli. Herkesle aynı zevki alamıyorsun, aynı müzeye gitmek istemiyorsun. Norveç’e de yalnız gidilebilir, ben tek gittim. Ya müze kültürünü seven bir arkadaşınla ya da yalnız gideceksin.
Romanya / Sinaia, Peles Kalesi
Yunanistan gibi yazlık bir tatil yerine gitmek istersen o tatil kalabalık olsa daha iyi olur. Eğlence ağırlıklı olanlar kalabalık olsun. Yunanistan’a, 12 Adalar’a gemi turuyla gitmiştik; 15 – 20 gün sürmüştü. Gemi turu da kalabalık olmalı, yalnız çekilmez. Turizm şirketini de ona göre bulmak lazım. Hollanda’ya iki kişi gidilebilir. Çünkü o masalsı şehirde arkadaşınla çok sohbet edebilirsin. Ben bu güne kadar ya 10 ya tek ya da iki kişiyle gezdim. Yalnız gittiğimde kitaplarımı yanıma alıyorum, çeşitli insanlarla tanışıyorum. Kalabalık gidersek dışardan kimseyle tanışma şansım pek yok. Turlarda çok donanımlı isimler olabiliyor. Bir keresinde İlber Ortaylı’ya rastlamıştık, onu dinlemek apayrı bir duyguydu. Yunan adalarını beraber dolaştık, müthişti. Her gittiğimiz adadan o adanın etnik müziğinin albümünü aldık.
Malta / Mdina
Bir geziye giderken önce çok ciddi araştırmasını yaparım, hangi bölgeye gidilecek, neler yapılacak? Sonra gideceğim yerleri haritada işaretlerim. Internet üzerinden müze ve tiyatro biletlerini önceden alırım kuyrukta vakit kaybetmemek adına. Ayrıca ulaşım kartlarını da önceden alabiliyoruz. İndiğimiz istasyonlarda bunları bulabilmek bazen zor olabiliyor. Çok planlı programlı gittiğim geziler bunlar. Grupta bunlara dikkat etmiyorsun; istediğin programı yapamıyorsun, grupla koordineli gitmek durumundasın. Tanıdığım bir turla gittiğimde ekstraları hiç almıyorum. Tanıdıklarla araç kiralıyorum.
Porto Riko, San Juan
6. Açıkçası giderken “Bir an evvel kafamı toparlamam lazım, kaçmam lazım” diye düşünüyorum. Dönerken de konformist olarak bir an önce evime döneyim diyorum. Yola çıkarken stresim olmuyor, ama uçak saatini kaçırma paniğim olabiliyor. Ön hazırlıklarda ne yiyeceğimi – ne içeceğimi de ayarlamaya çalışıyorum.
Yunanistan / Kos Adası
İstanbul’u, içinde yaşadığımız şehri keşfetmeyi severim. Bu üniversite yaşamımdan beri böyle. Zannediyorum İstanbul’a dışardan gelen öğrenci psikolojisi. Yurt dışından çok, Türkiye’de dolaşmışımdır. Her bölgede önce ne yeneceğine bakarım. Ne alınacağına bakarım. Bir de insanlarla sohbet edilecek yerleri severim.
Türkiye / İstanbul, Polonezköy
7. Şu anda Budapeşte’ye biletim olsun isterdim. Budapeşte’ye bir kez gittim, keşfedemedim. Tarihi dokusu hoşuma gitti. Aklım orda kaldı.
8. Valizimi rahatımı düşünerek hazırlıyorum. Pratik, az kilo tutacak, leke tutmayacak, hemen kuruyabilecek, rahat kıyafetler seçiyorum. Taşırken ağırlıklar önemli. Seyahatle ilgili hazırlıklar uzun sürüyor. Önce çantaya aklıma geleni atıyorum, sonra eleme yapıyorum. Seyahatlerde çevreme çok hediye alıyorum. Kültürel objeler seçiyorum. Koleksiyonlarıma parçalar buluyorum. Alacaklarımı dönüş vaktinde alıyorum.
Türkiye / Isparta, Lavanta Bahçeleri
9. Okuyucuya önerilerimize gelince… Muhakkak Karadeniz yaylası yapın… Örneğin Uzungöl. Bulutların arasından geçtiğin çok büyük yaylalar var. Ben çok “sıcak insanı” değilim. Sonra Gaziantep, Urfa, Birecik tarafı… Sonra Şeb-i Arus, Konya. Konya apayrı bir kültür, muhakkak tadılmalı. İstanbul zaten başlı başına keşif rotası.
Türkiye / Şanlıurfa, Harran
Deniz denince Kıbrıs. Eylülde Bozcaada’da, Gökçeada’da arkadaşlarınızla bağbozumunda şahane bir sofra çok iyi gider. Yurt dışında ise Hollanda derim. Denizin altında bir şehir nasıl oluşturulur, ona bir bakın. Nasıl üretken bir şehir olunur, nasıl markalaştırılır ve nasıl turistik hale getirilir, bunu görmek lazım. Romanya çok ilginç… Bulgaristan sınırına gittiğinde Osmanlı havası hissedeceksin. Orman, yeşillik, denizle mavinin buluştuğu noktada şatolar… Halen o şatoların varlığı… Çok enteresan… Japonya’nın muhteşemliğini tartışmıyorum bile. Bangkok da çok ilginç. Amazon ormanı, her daim nemli bir ortam, ayrıca bitki örtüsü çok enteresan. İlk etapta aklıma gelenleri söyledim. Herkese iyi yolculuklar…
İtalya / Venedik
Seyahat sever biri olarak yazınızı her zamanki gibi bir solukta okudum Saadet hanımın ve sizin yüreğinize sağlık 🙏💐
Gerçekten su gibi akıcı keyifli bir yazı olmuş kalemine yüreğine sağlık 👏 Tekrar seninle o anları hissetmek çok güzel oldu teşekkür ederim Bensucum
Sevgili halacığım, yazını okurken çok heyecanlandım! Seyahatlerin ve yeni yerler keşfetme tutkun o kadar ilham verici ki, sanki ben de yanındaymışım gibi hissettim. Her kelimenin içi dolu dolu, çok keyifle okudum. Hep böyle yazmaya, dünyayı keşfetmeye devam et. Seni çok seviyorum, başarılarının devamını diliyorum🙏🏼🌸
Ne güzel anlatmışsınız seyahatlerinizi.
Anılarınızı hissederek okudum.
Romanya’yı görmemiştim sanırım sizin yazınızda okuduktan sonra ilk fırsatta gideceğim🙏
Bol bol seyahat ve anılar biriktirmenizi diliyorum.✈️🛬⛴️🧳