Ispartalı taş ustası Bilal Yavuz… Yıllara direnen hayrat çeşmelerinde, taş binalarda imzası var. Türkiye’nin eşsiz değerlerinden biri olan küfeki taşı, ustanın ellerinde şekillenip sonsuzluğa uzanıyor. Bilal Usta, taş üstüne taş koyarak hayatı güzelleştiriyor.
Bensu KAYA
“İnsan haldir” der bir güzel insan. Halden hale bürünür, halini anlayan az bulunur. Yaratılan ne varsa, az ya da çok birbirine benzer. Ağaç aileye benzer örneğin, toprak doğuma, ateş sevdaya… Hepsinin, her şeyin halleri vardır; bakıp da görürsen, görüp de fark edersen, fark edip de dinlersen hepsi sana neler neler anlatır. Konumuz taş ve halleri… Konuğumuz ekmeğini taştan çıkaran bir usta. “Hayatı bir okul bildim, hiç oldum demedim” diyen bir usta. Isparta’nın Sav kasabasından Bilal Yavuz. Şu sıralar 50’li yaşların başında. 14 yaşında bir kunduracının yanına çırak girmiş, 16 yaşında kalfa olmuş. “Halen bir ayakkabıyı size sıfırdan dikerim” diyor. 20’lere doğru taşlarla yolculuğa çıkmış. Isparta’da mermer işçiliğine başlamış. Mermeri ilk kesen makineyi kullanmış. İnşaatla ilgili girmediği çıkmadığı yer kalmamış. Binanın kalıpçılığından tut, duvarcılık, çatı ustalığı, boru tesisatçığı, su tesisatçılığı elinden geliyor; yani bir binanın her yanına hakim. Her birine üçer-beşer yıl ömür harcamış. Derken 30 yaşlarında, onu gerçek ustalığa taşıyan eşsiz bir taşla haşır neşir olmaya başlamış… Burda sözü ustaya verelim: “Köfke ya da küfeki taşı bu. Ponza taşı ya da püf taşı. Isparta’nın Sav kasabasında çıkan bir taş. Bizim taşımız. Bu taş kendi ustasını ister. Sav taşıyla ve taş ustasıyla meşhurdur. Bu taş için insanlar kalkıp Sav’a gelirler. Farkında olan, işi bilen böyle yapar. Nevşehir, Ürgüp, Afyon taşları da bilinir, ama bu küfeki başka. Küfeki taşından yapılan çeşme bir başka güzel olur, suyu taşa dökünce taş sanki canlanır.
Sav kasabasına gelenler ‘Çeşme Ustası Bilal’ diye sorup beni bulurlar. Sav’ın taşı gibi taş ustası da meşhurdur. Uluborlu’da, Isparta’da, Sav’da, Senirkent’te, Yakaören Köyü’nde bu taşla hayrat çeşmeleri yaptım. Belgrat’ta bir malikanede uygulamalar yaptım. Kıbrıs’ta büyük bir otel restoranını yaptık. Binaların taş ve ahşap uygulamaları, teras çıkmaları… Taş evler çok popüler. Taş ev isteyenler önce mimarlardan yardım istiyor. İşi bilen de bizi buluyor. ”
ATEŞTEN DOĞAN TAŞ
Yerel ismiyle köfke ya da sık bilinen ismiyle küfeki taşı, volkanik bir taş. Çok eskiden patlayıp sönmüş bir volkanik dağ olan Isparta Geyran Dağı’nın eteklerinde yer alıyor. Türkiye bu alanda da zengin bir coğrafyaya sahip. Ahlat, Bitlis, Erciyes volkan atıkları biliniyor. Nevşehir, Peri Bacaları en bilinenlerden… Ayrıca İstanbul, bu taşın en çok görüldüğü yerlerin başında geliyor. Pek çok tarihsel yapıda küfeki taşını görüyoruz. İstanbul taşı ve Bakırköy’den çıkarıldığı için Bakırköy taşı olarak bile anılıyor. İstanbul’da Sefaköy ve Küçükçekmece bölgesinde de rastlanıyor. İçeriğinde midye kabuğu gibi yumuşak malzemeler var. Ocaktan çıkmadan önce yumuşak olduğu için işlenmesi oldukça kolay. İşlendikten sonra havadan karbondioksit gazı alıp sertleşiyor. Havayla temas ettikçe sağlamlığı artıyor. Mimar Sinan’ın muhteşem eserlerindeki tercihi de bu taş olmuş.
Gerisini Bilal Usta anlatsın: “Volkan püskürünce yerlere düşen volkan atığı genelde andezit türü oluyor. Böyle toprağın altından patates gibi çıkan taşlar… Toprağı kurcaladıkça çıkar. Isparta’ya has madenler var. Küfeki, yüzde 51 oranında çimento yapımında kullanılıyor. Ben taşı ocaktan kendim seçiyorum. Bir kısmı yaramaz, serttir çünkü. Ocak Dereboğazı mevkiinde. Dere kenarına akan lavlar bunlar… Kalite bakımından en uygun yer burası. İyisini dokusundan, renginden anlıyorum, baltayla yokluyorum. Kilo hesabıyla alıyoruz. Kamyona yükletiyoruz. Sav’da boş alan var, oraya döküyoruz. Elimizdeki işin, yani projenin ölçülerine göre balyozlarla veya çivilerle yarıyoruz. Büyük, insan kolu kalınlığında çiviler. Taşı yarmaya başlayınca yüzde 40 fire oluyor. Bir taşı işleyebilmek için 30 x 40 cm gibi ham ölçülerinde koparmak lazım. Projede yer alan ölçüye getirmen lazım. Pay bırakarak alıyorsun. Fire orda çıkıyor. Taşın kabasını aldıktan sonra atölyede işleyerek son halini veriyorum. Taşların ölçülerini her projeye göre önceden almış oluyorum. Sonra montaj aşamasına sıra geliyor. Taşlar tek tek işleniyor, işin büyüklüğüne göre boyutları hesaplanıyor. Bir sürü alet var… Taşı her dilimlediğinde madenin yapısı değişir. Taşta çatlak başlar, kristalleşir… Bir mermer çeşidini 20 çeşide ayırıyorsun. Madenin yapısı, sıcağa dayanıklılığı, kullanım alanları… Bunları bilmem lazım. Ehil usta için bunlar gerekli.”
USTALARI KORUYALIM
Hayrat Ustası Bilal… Dekoratif taş ustası. Açık havada çalışırken klasik müzik dinliyor… Okumayı, okutmayı çok seviyor. Evli, iki çocuk babası. Nice çeşmede, nice taş binada eli, emeği var. Ecdadın yaptığına baka baka, yeniden güncelleyerek, bütçeye dayalı harmanlayarak yeniden yorumluyor. Sadece bakmıyor, araştırıyor, eski kayıtları inceliyor. Kaç yılında ne yapıldıysa elinde hepsinin sağlam kayıtları var. İstanbul, Gaziantep, Urfa, taş mimari olsun da nerede olursa olsun, hepsini inceliyor, alabildiğini kayıt altına alıyor. Kiliseleri, camileri, Rum evlerini, Ermeni ustaların yaptıklarını; taş yapı olarak ne bulsa ne duysa ilgileniyor… Bir işi aldıktan sonra mutlaka kendine göre ölçümlü çizimini yapıyor, fizibilitesini hazırlıyor, sonra sahaya çıkıyor.
Biraz da işin sıkıntılarına değiniyor: “Taş yok ocakta, artık bulmak da zor. Dinamit yasaklandı, eski taş ekipleri kalmadı. Eskiden şartlarımız daha iyiydi. Gene de yılda üç-beş müşteri çıkıyor şükür. Savlı sekiz on kişinin kendi ocağı vardı. Taş ocağı rezervleri azaldı. Eğer şu durumda bu malzemeye el atılmazsa, ustalar koruma altına alınmazsa el işçiliği yok olmaya mahkum. Geleceğimizi göremiyoruz. Maliyet ve teknik yetersizlikle beraber bizi aşan ve devletin gücüyle mümkün olabilecek desteklerle ilgili sesimizi duyurmak istiyoruz.”
USTAYLA NASIL TANIŞTIM?
Üretene, emek verene, kendi kültürünün değerine değer katana, yöresinin değerini iyi bilene, ufacık yaşlardan itibaren yılmadan meslek edinmeye çalışana çok saygı duyuyorum. Konumuz çeşme ustalığı olunca çok heyecanlandım. Canlarım için bir hayrat yaptırma düşüncesi beni teselli etti; çeşmeden akan su gibi ruhumu serinletti, bitmeyen yangınımı bir parça söndürmeme yardımcı oldu. Sadaka-i cariye diye bir kavram var ya hani, sonsuza dek hiç bitmeyen iyilikler… Diyelim ki bir ağaç dikerseniz gölgesinde serinleyen her insandan size teşekkür geliyor, meyvesinden yiyen her canlı size teşekkür ediyor. Size teşekkürle, Allah’a şükürle gelen her sevap senelerce artarak devam ediyor. Ne muhteşem bir sürdürülebilirlik projesi değil mi? İşte ben de bu düşüncelerle bir hayrat çeşmesi yaptırmaya karar verdim. İyiliğe karar verdiğiniz anda iyi şeyler, iyi insanlar ve iyilikler sizi bulur! Dünyanın bir numaralı kiraz ve kiraz çiçeği cenneti Uluborlu’da – Evet Japonya’da değil, Uluborlu’da- Bilal Usta’yla tanıştım. Buna ne kadar tesadüf denir bilmem, ama o da o sıralar Uluborlu’ya Selçuklu stilinde bir hayrat çeşmesi inşa ediyordu. Elindeki iş bitince bizim çeşmeye başlaması için sözleştik. Uygun taşları bulup kesip montaja hazır hale getirince de neredeyse her günümüz Bilal Usta ve yardımcısı Hüseyin’le birlikte geçti. İlk defa açık havada demlenmiş çay içtim, ilk defa çayırlarda kahvaltı yaptım, mola zamanlarında kiraz bahçelerine kurulan sofralarda oturdum. Benim için çok farklı ve çok tatlı bir deneyimdi. Böyle sahici insanlara bir kez daha saygı duydum. Günlerce konuşurken röportajımızı da bitirdik. Çeşmemiz bir sanat eseri gibi oldu!
Ateşin taşla buluşması gibi, taşın suyla buluşması gibi, bu çeşmeden akan su da nice su bekleyen canlarla ve ruhlarla buluşsun. Efsanevi bengisu, yani ab-ı hayat misali sonsuzluğa aksın, cennete ulaşsın. Allah tüm iyilikleri kabul etsin. Bu süreçte bize yardım eden herkese ve teknik destek için Uluborlu Belediyesi’ne teşekkür ediyorum. Eline sağlık Bilal Usta! Eline sağlık Hüseyin! Elinize sağlık tüm ustalar!
Isparta’da dikkatimi çeken bu taşı, araştırmak isteyince güzel yazınızla karşılaştım. Çok teşekkür ediyorum. Hem bilgilendirici hem de duygulara dokunan usta bir yazı olmuş. Başarılar diliyorum.
Okumanıza. beğeninize, yorum yazmanıza ve ilginize çok memnun oldum. Ustamız da gerçekten işinin ustasıdır. Çok teşekkür ediyoruz. Güzel günler dileriz.