Hepimiz farklı zamanlarda farklı şapkalar takıp farklı yolculuklar yaparız. Hayat şapkadan çıkan beyaz tavşanlar gibi sürprizlerle dolu olsa da öykümüzün başkahramanı biziz; istediğimiz şapkayı seçebiliriz, yol da bizim yolculuk da! Tiyatro sanatçılığından organizatörlüğe, kişisel gelişim uzmanlığından nefes koçluğuna kadar pek çok kimlikte başarılara imza atan Bilge Karatepe, her gün bir başka şapka takıyor!Şapkalarıyla farklı konseptlerde özel çekimlerle görüntülediğimiz Bilge Karatepe’nin enerjisine şapka çıkartıp, şapkanın ve şapkalarının anlam boyutlarında dolaşıyoruz.
Bensu KAYA / Fotoğraflar: Nimet ERCİYAS
“Şapka ve Bilge” artık özdeşleşmiş gibi… Şapka bir aksesuar olmanın ötesinde senin için nasıl bir anlam ifade ediyor? Ne zaman senin için vazgeçilmez bir aksesuar oldu? Yaklaşık kaç şapkan var?
Aksesuarı çocukluğumdan beri severim. Özellikle de baş aksesuarı ve şapkaları. Hayatım boyunca tek bir tarzım olmadı; yani spor, klasik, bohem, gotik, etnik vs… O sabah nasıl uyandıysam ona göre oldu tercihlerim; bir bakmışsın başına bir şal dolamış Bilge, pantolon üstüne etek giymiş, bir bez parçası dolamış bir yerine, kendine bir kıyafet tasarlamış giymiş; illa bir yerinde bir antin kuntinlik yani. Şapka, bakımı oldukça zor olan bir aksesuar; arada onlarla ilgilenmem gerekiyor. Geçenlerde kendileriyle ilgilenme seansımız sonrası saydım; 94 “kişi” olmuşlar! Kişi diyorum zira hepsinin ayrı bir karakteri var bence. Zaten çoğuna tasarımsal eklemeler yapıyorum; bu da onları yegane yapıyor. Biz insanlar gibi biricikler hepsi….
HER ŞAPKADA AYRI KARAKTER
94 kişisin! Tek alanda ilerlemek yerine farklı çabalarla var olmayı seçmişsin. Biinçli bir tercih mi bu?
Evet, bu durum çocukluğumda bile böyleydi. İlgi alanım olan ve becerilerimin olduğu hemen her alanda faaliyet göstermeyi seviyorum. Özellikle sanatsal alanlarda… Ama bu kadar dallanıp budaklanmasının asıl sebebi; öğrenme ve keşfetme merakım. Seviyorum farklı alanları; her şapkada ayrı bir karakter olması gibi, her alanda farklı bir Bilge keşfediyorum.
Bir kapıyı açmak ve kapamak hayatta senden ne alır, sana ne verir? Yeni bir kapı açarken cesur musun?
Yeni kapılar açma konusunda cesurum. Özellikle de son yedi yıldır. Zira biliyorum ki bir şey bitmeden yeni bir şey başlamıyor. Enerji sistemi bu şekilde işliyor. Ve her bir kapı kapandığında, eğer biz buna olumlu ya da olumsuz anlam yüklemezsek; bu bizim için yepyeni kapılar ve olasılıklar demek.
İlerlerken geride bıraktıklarını yanına alır mısın? Köklerine bağlı mısın?
Köklerimiz biz onlara bağlı olmadığımızı iddia etsek de bizimle… Hücre hafızası diye bir şey var; genetiği de kolektif bilişi de bununla açıklayabiliriz. Ancak seçimlerimizi yaşadığımızı fark ettiğimden beri, yani son yedi yıldır, seçim yapıyorum. Bazılarını alıp kabul ediyor, bazılarını da katkı olacak şekilde dönüştürüyorum. Haliyle bazıları da -bana ağır hissettirenler- çemberin dışında kalıyor; yola onlarsız devam ediyorum. Ama bu “Bir daha asla…” gibi net bir karar olmuyor. Hayat başka bir anda tekrar yollarımı kesiştirirse de alır kabul ederim. Klişe olacak ama en iyi bu cümle anlatıyor : “Akıştayım”
“BİR NEVİ JOKER KARTIYIM”
Tiyatro ve pantomimle nasıl tanıştın, bu alanlarda neler yaptın?
Tiyatro kendimi bildim bileli hayatımda. Anaokuluna gidiş yaşım çok küçük -annem çalıştığı için- ve anaokulundan itibaren tüm eğitim hayatım boyunca amatör ve profesyonel olarak hep sahnede oldum. Evdeyken de durum farklı değilmiş; “Sen kendi kendine bir dünya yaratır, tek başına oyun oynardın” diyor annem. Benim hatırladığım, misafirliğe gittiğim her evde benden beklenen Yasemin Yalçın taklitleri, akrabalarla bir araya geldiğimizde hazırladığım parodiler ve dans gösterileri, ayna karşısı mimik ve ağlama çalışmaları… Pantomim ise çok değerli hocam ve Türkiye’deki en iyi Pantomim sanatçılarından olan Yaşar Nezih Eyüboğlu ile hayatıma girdi. Ayrıca Yaşar hocamın kendi tiyatro tarzımı belirlememde de çok etkisi vardır. Uzun süredir hem sahnede hem sahne arkasında hem eğitim kısmında; yani işin mutfağındayım. Oyun yazmak, yönetmek, oynamak, afişini tasarlamak, dekor tasarlamak, kostüm tasarlamak, ışık tasarlamak, sahneyi kurmak toplamak, afiş asmak, broşür dağıtmak, oynanacak yeri belirlemek, oyunu pazarlamak (kulağa çirkin gelse de) vb. her alanda koşturdum. Bir nevi joker kartıyım. Uzun süre Bizim Sahne – Ahali Sanat ismiyle Bakırköy’de bir cep sahne ve sanat atölyesi işlettim. Eğitim verdim, diğer hocaların ders planlamalarını ve sahne programını yaptım. Bir süre önce sahneyi kapattım. Sahne çocuğunuz gibi oluyor, onu bırakıp gidemiyorsunuz. Bu sebeple kendimi özgür bıraktım hastalık sonrası. Bir süredir sahneden de biraz uzağım, ama şu an bir proje üzerinde çalışıyorum. Sahne ölene dek kendimi en iyi hissettiğim yer olacak sanıyorum.
Nefes çalışmaları ve Access Bars vb. kişisel gelişim çalışmalarından söz eder misin?
Access Bars hayatımın mucizesi oldu diyebilirim. Yedi sene önce bir hastalığı kolaylıkla atlatmamı sağlayan bu enerjisel sistemi hayatımın her alanını şekillendirirken rehber ettim kendime. Sonrasında meraklı bir zihin olduğum ve bu alanda çok fazla farklı metot olduğu için kendimi eğitime adadım. Halen de devam ediyorum; öğrenmenin sonu yok. İtiraf etmek gerekirse öğrenme işini biraz abartmış olabilirim.
“ÇOCUKLAR GERÇEK DOST”
Çocuklar için ve çocuklarla kurduğun dünyayı anlatır mısın? Özellikle deprem sonrası çocuklara sahada muhteşem bir oyun ablası oldun…
Çocukların yanında kendimi harika hissediyorum. Gerçi hemen herkes onların yanında kendini iyi hisseder. Bunun sebebi çocukların yargısız bir alandan hayatı işlemeleridir. Bu sebeple onlar gerçek dosttur. Çocuklarla iletişimim hep iyi oldu. Birlikte keşfediyor, birlikte öğreniyoruz. Yıllardır bir yandan yetişkinlere eğitimler verirken, bir yandan da çocuklara başta “Yaratıcı Drama” olmak üzere pek çok eğitim veriyorum. Bizim Sahne’de etkinlik esnasında çocuklarının çıkmasını bekleyen bazı veliler bana “Biz biriyle başa çıkamazken, sesini bile yükseltmeden hepsini nasıl idare ediyorsun?” diye sorarlardı.
Aslında özel bir şey yapmıyorum. Sadece onlara her zaman bir birey gözüyle bakıyorum. Bir yetişkinden farkları yok gözümde… Sorumluluk verirken de onlara güvenirken de onlara kırıldıysam da; bir yetişkinle aynı şekilde davranıyor ve iletişime geçiyorum. Zira farklı değiller bizden, sadece deneyimleri daha az, o kadar. Çocuklarla birlikte olmak farkındalığıma da çok şey katıyor. Deprem sonrasında TEGV Ateşböceği öğrenim birimlerinde unutulmaz anılarımız oldu. Ben de onlardan çok şey öğrendim.
Biz de senden çok şey öğrendik. Tüm şapkalarına çok teşekkür ederiz!
Sevgili Bilge Bilge , seni tanıdığım için çok mutluyum,, böyle bir yazı konusu ile karşılaştığım için çok mutlu oldum, ayak seslerini duyduğum bir yazıydı .Merak ediyordum nasıl bir yazı olacak diye.Muhteşem bir yazı olmuş, tebrikler tekrar tekrar . Emeklerinize ,kaleminize sağlık
Çok teşekkür ederiz. Sevgiler…
Çok güzel bir yazı olmuş, kesinlikle şapka bir yaşam bir biçimi, teşekkürler
İlginize çok teşekkür ederiz. Sevgiler…
Harika bir yazı olmuş. Bilge hocamı daha yakından tanıma şansı buldum yazı sayesinde. Gerçekten sürprizlerle dolu bir kadın. Fotoğraflar ve yaxı da harika olmuş. Herkesin emeğine sağlık.
Çok teşekkür ederiz. Bilge Karatepe, renkli kimliğinin ötesinde toplumsal duyarlılıklarıyla da değerli bir isim. O yüzden onunla ilgili böyle hoş bir haber yaptık. Sitemizi ve haber linklerimizi instagramda sugibi.dergi sayfasından takip edebilirsiniz. Sevgiler…
Çok güzel bir yazı olmuş. Bilge hocam sadece yazı değil pozlar da çok güzel olmuş. Tebrikler 👏
Çok teşekkürler… Bilge Karatepe harika pozlar verdi, içerik de sayesinde sağlam oldu. Bizi instagramda sugibi.dergi sayfasından takip edebilirsiniz. Sevgiler…