Tekircan: “Onu Alma Beni Al”


Sokak canları gündemimizde ve vicdanımızda daima yerini koruyor. Bu konuda hemen herkesin bir fikri var, herkes konuşuyor, ama konunun asıl muhatabı ne diyor? Bu defa sözü kendilerine bırakıyoruz. Bakalım sokak canlarının sözcüsü Tekircan Bey bize neler miyavlayacak?

Bensu KAYA 


Tekircan Bey merhaba, şu sıra herkes sizler ve köpek arkadaşlarınız hakkında konuşuyor…

Evet. çok konuşuyorlar. Biz kediler hiçbir şey anlamıyor gibi dururuz, ama her şeyin bal gibi farkındayızdır.

Bize bir gününüzü anlatır mısınız? 

Kışın mı, yazın mı? Bu soruyu sokaklarda yatmak zorunda kalan evsiz insanlara da sorsanız size aynı soruyla karşılık verir. Buz gibi soğuklarda sokakta kaldığımız için çok üzgünüz. Bizler doğamız gereği birer gece avcısıyızdır. Geceleri hareketli olmayı severiz, gündüz de çoğunlukla uyumak isteriz ama nasıl? Bir yanda araba tehlikesi, bir yanda bizi sevmeyen insanların tepkisi, gürültü patırtı… Taş zeminlerde uyu uyuyabilirsen. Herhangi bir ortamda yumuşak bir zemin bulmaya çalışırız. Birileri mama bırakmışsa bulup yeriz, bırakmamışlarsa çöplüklerde yiyecek ararız. Hep yumuşacık minderlerde sıcacık evlerinde uyuyan, düzenli mama yiyen türdeşlerimize imreniriz. Çoğumuzun hayatı yumuşacık bir minder yüzü göremeden, doğru dürüst beslenemeden  kısa sürede biter gider.

Üzmeyin bizi…

Üzülün biraz. Üzülün ki anlayın. Sokak canlarına kapısını açamayan, bir lokma mamayı, bir yudum suyu çok gören, sokağa bırakılan mama kaplarımıza çöp-izmarit atıp kirleten, şu koskoca dünyada el kadar bebekleri evine- dükkanına sığdıramayan insan türünün biraz merhameti varsa üzülsün de fark etsin bizi.

                                                                                                                                                                                           Fotoğraf: Bayram Öz

“DOĞAL ŞİFACIYIZ”

İsyan mı ediyorsunuz?

Biz öyle şeyleri bilmeyiz. Bunlar insan türüne ait laflar. İnsanlar kendi kötü özelliklerini bizim üstümüze yapıştırıyor. Bize nankör diyenlerin hayatına bak!  Esasen bizim derdimiz kendi küçük konfor alanımızı yaratabilmek. Bize çok görülen de bu. Biz küçüğüz, isteklerimiz de küçük, ama bazı insanların yürekleri de küçük! O yüzden bizi yüreklerine sığdıramıyorlar.

En çok neler üzüyor sizi?

Düşünün ki, bir ömür yaşadığınız sıcak evinizden bir gün dışarı atılıyorsunuz ve birden kendinizi buz gibi, karanlık, korkunç bir sokak köşesinde aç ve sefil vaziyette buluyorsunuz! İnsanlar bazı arkadaşlarımızı bir süre belli bir standarda alıştırdıktan sonra çeşitli bahanelerle meçhule bırakıyorlar. Bu dediklerim köpekler için de geçerli. Sizi insan olduğunuz halde, bir gece bilmediğiniz bir boşluğa korunmasız terk etseler ne hissedersiniz?  Bazen ev değiştiriyoruz, alıştığımız evden gönderiliyoruz, bu bile bizde ciddi stres yaratıyor. Stres sizin için de, bizim için de hastalık kaynağı! Bizi çocuklarına oyuncak diye alan var; alerji yapıyoruz diye tedavi imkanlarını araştırmadan başından atmaya kalkanlar var; tıpkı insanlar gibi ergenlik çağına gelince ortaya çıkan hormonlarımızdan rahatsız olup atan var; biraz büyüyünce sevimli ufak halimiz kalmıyor diye atan bile var… Böylece sokaklarda sayımız artıkça artıyor… Bu sefer de diyorlar ki, bu kedi – köpek milleti niye bu kadar çoğaldı; şikayetçiyiz! Azıcık düşünün, neden çoğaldık! Biz çok mu meraklıyız kısacık ömürlerimizi yarı aç yarı tok üşüyüp korkarak tüketmeye! Halbuki insanlar bir bilse onlara iyiliklerimizi! Bu kadar nankör olmasalar keşke! 

                                                                                                                                                                               Fotoğraf: Halim Kızılırmak

Nasıl iyilikleriniz var ki insanlara?

Her şeyden önemlisi şifacıyız! Önce sağlık! Psişik bağlantılarımız var, psikolojiden anlıyoruz; bize boşu boşuna “pisi pisi” demiyorlar. Biraz düşünüp bağlantıyı kurun. Hiçbirimiz hiçbir hayata tesadüfen girmiyoruz. İhtiyaçlara göre gönderiliyoruz. Bu konu çok derin, herkes anlamaz zaten.  Mırıltılarımızın insan bedenine ve ruhuna iyi geldiği artık bilimsel bir gerçek, aklı olup birazcık araştıran bunları bilir. 

“GENETİK ÜSTÜNLÜK BİZDE”

Sıra geldi cins kediler konusuna…

Bizim için en sıkıcı konulardan biri… Genleriyle oynanmış ve parayla alınıp satılan, damızlık gibi kullanılan ticaret kedileri! Onlar da başka açıdan zavallı, insan elinde mal gibi alınıp satılır olmuşlar. En baştan şunu bilsinler, biz kediyiz! Koşar oynarız, biraz tırmalamayı severiz, hareketi severiz. Cins diye bir kedi üretmişler, koltuk tırmalamasın, aman uslu dursun, eşyaya zarar vermesin diye kımıldamayan bir canlı! Neden hareketsizler, çünkü hareket kabiliyetleri ellerinden alınmış! Eklem hastalıklarıyla yaşıyorlar. Yürüyüşleri bile sınırlı. Biz dünyayı kulağımız ve burnumuzla algılarız; o kedilerin burunları basık olduğu için nefes almaları bile sorunlu, kıkırdakları olmadığı için kulakları yere düşmüş. Bir de tutup bilinçsiz insanlar onları sevimli diye parayla alıyor, damızlık gibi üretiyor. Bir de fotokopi gibi hep birbirlerine benziyorlar. Biz hem farklıyız hem de en az onlar kadar tatlıyız! Çeşit çeşit tekir bizde; sarman bizde, calico bizde, smokinler bizde, kaplumbağa desenliler bizde, kara boncuklar bizde! Can ticareti bitsin istiyoruz. Cins dediğiniz zavallıların evde bakımları da sağlık sorunları nedeniyle bizden daha zor. Bir süre sonra hastalanan cins kedilerin bakım maliyetleri yüksek olduğu için onlar da bir süre sonra maalesef sokağa bizim yanımıza geliyorlar. Alışık olmadıkları zor koşullarda hiç yaşayamıyorlar, ömürleri daha da kısa oluyor.  O yüzden ben de Sezen Abla gibi diyorum ki, beni al onu alma! 

Köpekler hakkında ne diyeceksiniz?

Evet ezeli düşman görünürüz, ama çok iyi anlaştığımıza da rastlamışsınızdır. İtiraf edeyim, bu biraz da onların olgunluğundandır. Köpekler bizden bile sadıkken insanlar sokak köpeklerini ehlilleştiremeyip itip kakmayı seçtiler. Depremlerde, suçluların yakalanmasında insanlara köpeklerin yardım ettiğini unutmayalım. Sürü halinde gezdikleri için bizim için ve insanlar için bazen ürkütücü olduklarını kabul ediyorum. Kısırlaştırılıp mamaları verilse onlar da rahat eder, biz de rahat ederiz.

Sokaktan ya da barınaktan sahiplenmek neden önemli?

Gerçek bir dost patican isteyen sokağa ya da barınaklara baksın. Bu dediğim köpekler için de geçerli. Barınaklarda hapishane hayatında gibiler, acınacak haldeler.  Bazen sokak bile barınaktan daha cazip olabiliyor, siz düşünün. Oysa neler kaçırıyorlar! Bizler gittiğimiz eve ve insana destek oluruz. Çoğu kez gideceğimiz evi ya da insanı kendimiz seçeriz. Bir kedi sizi seçtiyse onu asla geri çevirmeyin; mutlaka bir bildiği vardır.  Bize genel olarak tekir diyorlar. Tekirlerin gen yapıları cins denilen kedilerden çok daha sağlamdır. İstediğimiz bir sıcak minder, temiz su, maddi gücünüze  göre elinizden geldiğince iyi mama ve her şeyden önemlisi bol bol sevgi!  Siz bize bunları verirseniz dünyalar bizim olur ve biz de size bol bol mırlayıp dünyanızı  tahmin edemeyeceğiniz kadar çok güzelleştiririz! 

[zombify_post]


2 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. Bensu hanım kaleminize,yüreğinize sağlık olsun. Öyle güzel ifadeler kullanmışsınız ki insan taaa yüreğinin içinde hissediyor. Herkes bir cins kedi peşinde, arayışında, adı da hayvansever oluyor. Ben bunu kabul etmiyorum çünkü o cins kedi köpek alarak kendi egolarını tatmin ediyorlar, gösteriş, gösteriş!! Böyle hayvan sevgisi olmaz. Genel demiyorum ama kaçtane evinde cins kedi olan , sokakta yardıma ihtiyacı olan kedi yada köpeği tedavi ettirip evine o cins hayvanının yanına koyan. Varsa da çok çok az. Bizim gibi gerçek hayvansever, tedavi ettiriyor, sahiplendiremiyorsa evin üyesi yapıyor sayı yükseliyor da yükseliyor. Söylenecek yada yazacak çok şey var, artık kimseyle tartışmak istemiyorum, o enerjiyi sokakta bir sessiz cana harcıyorum. Siz yazmaya biz okumaya devam edelim 📚😍 Sevgiler 🙋🏽‍♀️